Pazartesi - Cuma 09:00 - 19:00 +90 532 441 51 81 merhaba@aurakariyer.com.tr
Pazartesi - Cuma 09:00 - 19:00 +90 532 441 51 81 merhaba@aurakariyer.com.tr

Saat 17:45 – Gün sonu molası değerlendirme sunumunuzu tamamladınız mı?

Saat 17:45 – Gün sonu molası değerlendirme sunumunuzu tamamladınız mı?

Biliyor musunuz? Günlük rutinlerimizin arasında bizler için özel anlamı olan ve bazen de bu duruma geldiğini farketmediğimiz ritüellerimizi iş hayatında da yaşatmaya mümkün olduğunca özen gösteriyoruz.

Her ne kadar Koronavirüs Salgını ile beraber uzaktan/evden çalışma biçimlerini deneyimlemeye başlasak da çalışmalarını ofiste sürdürenler halen çoğunlukta.

Durum böyle olunca bazen uzun ve yoğun geçtiğini düşündüğümüz mesaimize kısa bir mola verip “nefes almaya” ve enerjimizi tazelemeye ihtiyaç duyabiliyoruz.

İşte bu tazelenme anlarının olmazsa olmaz eşlikçileri her daim yanımızdaki yerini alıyor. Kimi zaman sıcak bir bardak çay molalarımıza eşlik ederken özellikle de normalden daha uzun süren molaların sanırım en önemli eşlikçisi bir fincan Türk Kahvesi oluyor. Hele ki ofis içinde hazırlanması meşakkatli ise değeri bir o kadar da artıyor bu lezzetli içeceğin.

mola

Sanırım “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane; Gönül muhabbet ister kahve bahane…” söyleyişi aslında çoğu şeyi açıklıyor. Yeri geldiğinde gayriresmi icra toplantılarının, ekip içi görüşmelerin, ev-aile-çocuk konularına dair meselelerin, bazen de toplanılan mekan hele ki ortak bir alansa sohbetlerin gönül telini titrettiği anlara sahne olur bu molalar değil mi?

Halinden veya işinden dertlenen, konuşması gereken yerde konuşamayıp bunu dile getirmeye çalışan-adeta içini döken, üç-beş vakte kadar kurum içinde olabileceklerin öngörüsünü yapmak adına adeta falcılık yapmaya çalışan, kimin kaç dakika molada kaldığını izlemek için orada olan, eğer kullanıyorsa içtiği sigarayı adeta yutar misali tüketip ekip arkadaşının molaya çıkması için hızlı hareket eden (emin olun böyle iş arkadaşları da var), o güne kadar mola yerine adım atmayıp “bu neden burada şimdi” diye yorumları yapılan, ayaklı gazete misali hareket edip doğruluğunu sorgulamadan aldığı tüm havadisi ofise duyuran, terfi-atama-zam konularının kritiğini yapan derken saymakla bitmeyen profillere ve sohbet konularına sahne olan o molalar…

Herkesin kendince eklemeler yapabileceği bu konu aslında kurum içi sosyalleşmeye ve çalışanların kendilerini ifade etmelerine olanak tanımayan formal yapıların doğurduğu bir sonuç olarak da değerlendirilebilir.

Açık ofislerde çalışmakla beraber iletişim kültürümüz bir o kadar açık değilse su akar yolunu bulur misali iletişimimiz kendi mecrasında devam ettiyor yolculuğunu…

Mesainin sona ermesine sayılı dakikaların kaldığı özellikle de hafta sonu ya da uzun süreli bir tatil yaklaşıyorsa büyük “Exodus” için gözlerin bilgisayar saatine odaklandığı dakikalarda artık son değerlendirmeler yapılmaya başlanır.

O tamam, bu tamam, ahaa şu da tamam derken birden molada konuşulan ama az daha atlanılan her ne ise o akıllara geliverir. Kritiği yapılıp ya tamam denir ya da kısa bir süre daha devam edilir işe… Personel servisini kullanıyorsanız eğer tanıdık arkadaşlar veya şoför aranır 1-2 dakika daha beklemesi için…

İş tamamlanır tamamlanmasına ama adeta uçar misali yetişmeye çalışılan yavaştan hareket etmiş servise binerken vücudu harekete geçiren tüm hormonlar canlanmıştır. Ve sonunda görev tamamlanır koltuğa oturur oturmaz “homeostasis dediğimiz denge haline dönebilmek için solukların sayısı artmaya başlar.

Birden aklınıza gelir, “o son molaya çıkıp o kahveyi içmeyecektim yahu” diye düşünmeye başlarsınız bir an…

insan beşerdir, vakit gelir o an unutulur ve karton bardağa doldurulan taze pişmiş Türk Kahvesi ile yeni sohbetlere yol alınır bir sonra ki iş gününde…

Not: Bazılarınızın “yaşasın gıybet time” dediğini duyar gibiyim ama gene de siz dozunu kaçırmayın, mola için ofiste sırada olanları bekletmeyin 🙂 LinkedIn sayfamıza yorumlarda buluşmak dileğiyle…

Murat Babadalı