Olay Ufkunun Eşiğindeki Fütüristik Bir Fetiş Unsuru Olarak Yapay Zeka
ve
Etkileşemeyen İnsan
Bizler Dünya üzerindeki var oluşumuzun bilinmeyen başlangıcından günümüze kadar geçen sürede, farklı dönemlerde değişik maskeler takarak, tekrar tekrar aklımıza düşen bir sorunun ve cevabının takipçisi olduk.
Yaşamımızın kaynağına odaklanarak çıktığımız bu sorgulayıcı yolculuk sırasında; bize eşlik edebilecek, işlerimizi kolaylaştırabilecek hatta omuzlarımızda yük olarak gördüğümüz konuları neredeyse tamamen kendisine yükleyebileceğimiz yol arkadaşlarımızın olmasını arzuladık.
Henri Bergson tarafından kullanılan ve alet yapan insan olarak kısaca ifade edebileceğimiz “Homo faber” terimi belki de üzerinde hassasiyetle durmamızı gerektiriyor.
Paleolitik çağdan itibaren alet kullanmaya başlayan bizler her dönem hayatımızı kolaylaştıracak yeni aletleri bazen bilerek bazen farkında olmadan icat ettik.
İnsan elinden çıkan, kontrolünde olan, istek ve emirlerini bire bir yerine getiren makinelerin belki de bugün ki tanımlama ile robotların kavramsal temelleri yüz yıllar önce atılmış olsa da ancak Sanayi Devrimi sonrasındaki dönemde elle tutulur örneklere ulaşmaya başladık.
Ulaşmaya başladık diyorum çünkü film stüdyolarında hazırlanan ve gerçek üstü animasyonlarla bezenmiş olan robotik karakterler halen bizler için fantastik sinemanın hatırlanan bir örneği olarak nitelendirilebiliyor.
İnsanın kendisinin veya kullandığı bir aletin/makinenin yine insan üstü bir güce (sihir, büyü, doğa üstü güçler vb.) sahip olması ve bunun yine insanlar için kullanılabilmesi konusunda hayal gücümüzün sınırsızlığını an be an deneyimliyoruz.
İşte tam da bu noktada antropolojik/etnografik çalışmalarda kullanılan bir kavramdan söz etmek istiyorum: Fetiş
Fetiş, Antropoloji Sözlüğü’nde* şöyle tanımlanıyor: “Fetiş Büyülü gücü bulunduğuna ve iyilik veya kötülük getirebileceğine inanılan nesneye verilen addır. …İçerisinde cin veya koruyucu ruh bulunduğuna inanılan fetişler, kişisel olabileceği gibi, bütün topluluğa da ait olabilirler.” (Emiroğlu, Aydın, 2003 314-316)
Tanımlamada da ifade edildiği üzere toplumların da fetişleştirdiği objelerden hatta olgulardan söz etmemiz mümkün.
2022 yılının son aylarından itibaren 7’den 70’e herkesin dilinden düşürmediği bir konu adeta dünyayın kasıp kavuruyor.
Evet, doğru tahmin ettiniz; Yapay Zeka’dan söz ediyorum.
ChapGPT’nin OpenAI tarafından (eksikleri olmakla birlikte geliştirilmeye devam ettiği süreçte) dünya genelinde kullanıma sunulması ile beraber insan nüfusu 8 milyara ulaşan Dünyamız yepyeni bir küresel fetiş unsuruna “Merhaba!” dedi.
Aradan geçen süre içinde DeepSeek, Grok, CoPilot gibi takipçilerin teker teker kullanıcılar ile buluştuğu ve kısaca GPT kökenli olarak ifade edebileceğimiz teknolojik ürünlerin gündelik işlerimizinden çalışma yaşamına, eğlence anlayışımızdan sanat eserlerine kadar hayatımıza olan etkilerinden konuşmaya başladık.
Gözleri bağlanmış kişilerin ortalıkta duran bir fili yalnızca dokunup kavramaya çalıştıkları kısım doğrultusunda anlamlandırmaya çalışmaları misali bizler de bugün Yapay Zeka konusunu kendimizce anlamaya/anlamlandırmaya çalışıyoruz.
İçerik üretimi için ChatGPT, sunum hazırlamak için GammaApp, yabancı dil çevirileri için Deepl, toplantılar için Notion, görsel oluşturmak için Midjourney veya DALL-E başta olmak üzere pek çok konuda yapay zeka araçlarının kullanılmaya başlanması hatta bu tip kullanımların standartlaştırılmaya çalışılması için henüz çok erken olabilir mi?
Bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucunda yaklaşık üç yıldır hayatımızda yer alan Yapay Zeka kullanımı konusunun teorik kökenlerini Antik Çağ’a kadar indirgemek mümkün olmakla beraber 20’nci yüzyılda bu konuda atılan adımların önemini vurgulamamız gerekiyor.
Yoğun akademik tartışmaların ve zahmetli laboratuvar çalışmalarının ardından geniş bir kitlenin kullanımına açılan söz konusu uygulamalar halen geliştirilme aşamasında bulunuyor.
Kervan yolda dizilir sözünde olduğu gibi, dünya çapındaki milyonlarca kullanıcının uygulamalara erişimi sonucunda elde edilen “deneyimsel” büyük veri doğrultusunda bugün kullandığımız ürünlerin ve olanakların ötesinde bir Yapay Zeka deneyimi gelecekte bizleri bekliyor.
Tüm bunlarla beraber çoğu kişinin göz ardı ettiği bazı konuların enine boyuna tartışılması gerektiği kanısındayım.
Şöyle ki; Yapay Zeka’nın tam olarak ne olduğu, insanlara hangi konularda nasıl katkı sağlayabileceği, Yapay Zeka kökenli uyguama ve araçların kısa-orta-uzun vadedeki dönüştürücü etkileri hakkında esen endişe ve korku ile beslenmiş olan söylemleri bir tarafa bırakarak en yalın şekilde Yapay Zeka hakkında konuşmamız gerekiyor.
Yapay Zeka kullanımının; yalnızca iyi düzeyde prompt yazmaya indirgenerek, herkesin sanki bir yazılımcı misali davranmasının beklendiği, konunun özünde yer aldığını düşündüğümüz soru sorma hususunun söz konusu bağlamdan koparıldığı, kişiler Yapay Zeka uygulamalarını neden ve nasıl kullanmalı sorularına verilecek cevapların geçiştirildiği alacakaranlık benzeri bir dönemden geçmekteyiz.
Günümüzde henüz emekleme döneminde olmasına karşın farklı beklentiler doğrultusunda kimilerine göre teknolojik kökenli mucizevi bir kurtarıcı (Mesih), kimilerine göre ise insanlığın geleceğini tehlikeye atacak olan Deccal’in ta kendisi olarak da tanımlanan Yapay Zeka hakkındaki gerçeklerin konuşulmasının şimdi tam zamanıdır.
İnsan yaşamının sürdürülebilir kılınmasına katkı sağlayacak olan her türlü teknolojik gelişmenin öneminde hepimiz hemfikir olmakla beraber bizi biz yapan en önemli unsur olarak ifade edebileceğiniz düşünme konusunu özellikle yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
Bugün Yapay Zeka tabanlı uygulamaları kullanmaya başlamamızın; insanlara has bir nitelik olarak ifade edebileceğimiz düşünebilmeyi ve karar vermeyi vakti gelince algoritmalara devredeceğimiz anlamına gelmediğini özellikle vurgulamak istiyorum.
Yapay Zeka olarak adlandırdığımız; en basit anlatımla algoritmalar, dil modelleri ve bunların etkileşimi sonucunda kendi kendine öğrenebilme becerisine sahip olan yazılımsal uygulamaları bizler ortaya çıkardığımız gibi yine onları kullanarak hayatımızın kolaylaşmasına katkı sağlayacak olan yine bizleriz.
Ekranlarımızın karşısında bir büyücü veya falcı bulunmuyor. Tam tersine kendisine bile isteye sunduğumuz bilgiler arasında bağ kuran, bunları anlamlandıran-değerlendiren-yorumlayan (bağlam) nihayetinde sorularımıza daha önce onu nasıl beslediysek o şekilde cevap veren bir unsur ile karşı karşıyayız.
Dünya genelinde ücretsiz olarak kullanıma sunulan sayısız Yapay Zeka aracı onlardan istifade ettiğini düşünen milyonlarca kullanıcı tarafından ne yazık ki bilinçsiz bir şekilde eğitiliyor hatta besleniyor diyebiliriz. Yöneltilen sorulara aldıkları cevaplar karşısında ise çoğu kullanıcı kendini gerçekleştiren bir kehanetin canlı tanığıymış gibi karşılarındaki Yapay Zeka uygulamasını mucizevi bir fetiş misali zihinlerinde konumlandırıyor.
İşsiz ve aç kalmaktan korkan milyonlarca insanın bu hale gelmesinde belki de “Yapay Zeka Kullanımının Ortadan Kaldıracağı Meslekler” başlıklı makalelerin detayında yer alıp göz ardı edilen bir husus yatıyor. O da mevcutta yürütülen işlerde yaşanacak değişimin sonucunda söz konusu pozisyonlarda yaşanacak dönüşümdür.
Adaptasyon/uyum sağlama becerimizin nefes almak kadar hayati olduğu günlerden geçiyoruz.
Çoğu kişinin yaptığı gibi, yel değirmenlerine karşı hızla harekete geçen Don Kişot misali Yapay Zekayı anlamsızca hedef alarak saldırmak veya görmezden gelmek yerine odağımıza bu konuda kendimizi nasıl geliştireceğimizi almalıyız.
- Bizim için Yapay Zeka ne ifade ediyor? Bu konudaki varsayımlarımız neler?
- Yapay Zekayı kullanmak bizler için bir amaç mı yoksa ondan bir araç olarak mı yararlanmak istiyoruz? Bu durumun farkında mıyız
- Hangi konuda çözüme ulaşmak için Yapay Zeka kökenli uygulamalarını kullanmak istiyoruz?
- Doğru konuda doğru soruları sorabilmek için gerekli bilgiye sahip miyiz? (Örneğin NLP bilgisi.)
- Kullanım amacımıza bağlı olarak etkileşime girdiğimiz Büyük Dil Modelleri’ni (LLM) eğitirken sergileyeceğimiz etik yaklaşım hakkında bilgi sahibi miyiz?
- İnsanın Yapay Zeka kullanımı ve ortaya çıkan işbirliğinde hibrit yaklaşımın geliştirilmesi bizim için ne ifade ediyor?
- Bizim için öncelikli olan; İyi bir Yapay Zeka kullanıcısı olmak mı yoksa Yapay Zeka okur yazarı olabilmek mi?
Bu sorulara cevabınız ne olurdu?
Olay Ufku, bir Karadelik’te ışığın kütle çekim kuvvetinden kaçamayacağı bölgeyi belirleyen sınır olarak tanımlanıyor. Hiçbir şey ışıktan hızlı bir şekilde gidemeyeceği için de kısaca her şeyin karadeliğe çekildiği sınır olarak ifade edebiliriz.
Sahip olduğumuz teknolojik gelişmelerin sonucunda bugün Yapay Zeka olarak adlandırdığımız uygulamaları kullanmaya başladık.
Bugünün dünün geleceği olduğunu kabul edecek olursak dün yalnızca birer teori olan Yapay Zeka artık bir gerçeklik olarak bizlerle. Gelecekte de bizler olmaya devam edeceğinden ise şüphemiz bulunmuyor.
İşte bu nedenle kaçışımızın olmadığı bu gerçekliği tüm boyutları ile kavramamız gerekiyor.
Onu artık şişenin içinden çıkan cin misali değerlendirmek yerine farkındalıkla hareket ederek, gelecekte varlığımızın devam etmesine katkı sağlayacak bir eşlikçi/araç olarak nasıl değerlendirebileceğimize odaklanmamız gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.
Lütfen hatırlayın! Sizde ne varsa aynaya yansıyacak olan da onun ta kendisidir…
*Emiroğlu K., & Aydın S. (2003). Antropoloji Sözlüğü. Bilim ve Sanat Yayınları.
***