Yaza Merhaba Derken
Hayata Hakkını Vermeyi Düşünmek
“Elinizi tutanın elini bırakmayın.”
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) üyeleri 24 Haziran 2025 Salı günü düzenlenen “Yaza Merhaba Buluşması”nda bir araya geldi.
HanSpaces’in ev sahipliği ve Heltia’nın sponsorluğunda gerçekleştirilen buluşmaya çok sayıda PERYÖN üyesi katıldı.
PERYÖN Genel Sekreteri Sinem SONUVAR BİRBİLEN’in yaptığı açılış konuşmasının ardından 28. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eylem Derya ÖZGÜR katılımcılara hitap etti.
Yeni seçilen Yönetim Kurulu’nun aynı gün ilk toplantısını yaparak önümüzdeki dönemde odaklanılacak konular üzerinde çalışmaya başladığını belirterek, insan kaynakları profesyonellerine yönelik yapay zeka kullanımı odaklı yeni bir eğitimin ilk duyurusunu da paylaştı.
Heltia Kurucu Ortağı ve CEO’su Alperen Adikti ise gerçekleştirdiği kısa sunumda “Gallup State of Global Workplace 2025” araştırması ile “Randstad Türkiye 2024 İnsan Kaynakları Trendleri” araştırması sonuçlarına göre Türkiye’deki çalışanlara dair bazı bilgileri paylaştı.
Açılış konuşmalarının ardından ise Baltaş Grubu Kurucusu ve Psikolog Prof. Dr. Acar BALTAŞ “Hayatın Hakkını Vermek” isimli konuşmasını gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen PERYÖN Kongresi’ndeki konuşmasına atıfta bulunan Prof. Dr. Acar BALTAŞ 1983 yılında ülkemizde ilk defa stresle mücadele eğitimlerini vermeye başladığından söz etti.
Dünya çapında yapılan bir araştırmada katılımcılara yöneltilen “Dünya nereye gidiyor? İyiye mi, kötüye mi gidiyor?” sorusuna verilen cevabın %50’den fazla “kötüye gidiyor” şeklinde olduğunu ifade ederek aynı sonucun ülkemiz için de geçerli olduğunu belirtti.
Katılımcılara yönelttiği “1890’larda Anadolu’da veya Avrupa’da doğsaydınız ne olurdu?” sorusunun ardından 1980-2020 yılları arasında ülkemizde yaşanan krizlere ve etkilerine değindi.
1947 ve 1960 yıllarında doğan kuşakların çok acı çektiğine değinerek yaşanan askeri darbelerin Türk sosyolojisindeki kuşakları belirleyen etmen olduğunu ifade etti. Şu an bir mutsuzluk pandemisi yaşadığımızı belirterek Haruki Murakami’nin sözlerine atfen fırtınadan çıktıktan sonra fırtınaya girenle aynı insan olmayacaksınız diyerek konuşmasını sürdürdü.
Şu vakte kadar her ne yaşandı ve geçtiyse, şu an yaşananlar için “Bu da geçecek.” diyerek insanların sergilediği iyimser ve kötümser davranışlardan söz etti. “Diğerleri, sizin yerinizde olmaya can atan ve sahip olduğunuzu düşündüğünüz problemlere sahip olmayı hayal bile edemeyecek kişilerdir.” dedi.
İyimser olanların kısa ama mutlu yaşadıklarını, kötümserliğin ise kişileri problemlerin içinden çıkılamaz hale getirdiğini belirtti. Mutsuz insanlarla beraber yaşamanın diğer insanları da mutsuzlaştırdığını vurguladı.
Sorduğu “Sahip olduklarınıza bir bakın, ne kadar gıpta edilecek durumdasınız?” sorusunun ardından “Hayatın Hakkını Vermek” isimli kitabında yer alan bir araştırmanın sonuçlarından söz etti. 1937’den (%22) 2020 yılına (%5) kadar kişilerin aile üyeleri ile vakit geçirme oranlarında yaşanan düşüşe değindi.
İyi arkadaşlıklar ve iyi dostluklar kurabilmenin önemine değinerek aynı hususun işyerinde de geçerli olduğunu vurgulayarak güven kavramının öneminden söz etti. Güvenin hayatımızdaki ilk yıllarda kazanılan deneyimlerle şekillendiğini paylaştı.
Güvenin düşük olduğu iş ortamında tekrarlayan süreçlerin ortaya çıkacağını, verimliliğin düşerek maliyetlerin artacağını anlattı. “İşyerlerinde ‘nasıl yaralandığını’ bilmediğimiz insanları yönetiyoruz.” cümlesi dikkatleri çekti. (Güvensizlik = Negatif Çıktı + Vergi)
Son dönemde daha fazla dile getirilen “Psikolojik Güven” kavramına da değinen Prof. Dr. Acar BALTAŞ, bu kavramın temelinde kişinin kendisi kadar diğerlerinin de hataları hakkında konuşabilmesinin yattığını aktardı. “Dışarıda” gördüğümüz hataların da aktarılmasına değinerek bunun beraberinde kötü haber verme kültürünü doğuracağını söyleyerek söz konusu durumunun ise genel olarak toplum içinde istenmediğini anlattı.
İşten kaytarmanın marifet olarak kabul edildiği, sorumluluk alınmayan, hataların saklandığı ve suçlama kültürünün geliştiği bir ortamda bireylerin olgunlaşamadığını sözlerine ekledi.
Konuşmasının sonuna doğru emeklilik konusuna değinerek erken emekliliğin öbür tarafa alınan tek yönlü ekspres bilet misali olduğunu ifade etti. Bu bağlamda uzun ve anlamlı bir yaşamın çalışma ile olan ilişkisine değindi.
Son olarak 2024 PERYÖN Kongresi’ndeki “Teknoloji Çağında Bilgelik Zekası” başlıklı konuşmasına değinerek sahip olduğumuz görüş ve bakış açısından farklı olan kişi veya gruplarla iletişim halinde olabilmenin, kitap okumanın ve rehberler veya küratörler eşliğinde sergilerin ziyaret edilmesinin sağlayacağı katkıya değindi.
“Elinizi tutanın elini bırakmayın.” diyerek, her ne yaşıyorsak yaşayalım yaşadığımız bu toprağa borçlu olduğumuzu vurgulayarak, çocuklarımızı ve gençlerimizi ülkemizin sevgisi ile yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu belirttiği konuşmasını Cemil Meriç’in “Ulu çınarlar fırtınalı diyarlarda yetişir”. sözü ile tamamladı.
PERYÖN tarafından düzenlenen üye buluşması Prof. Dr. Acar BALTAŞ’ın kitaplarını imzalaması ve gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi.
***